Ekonomi

Boykotun Etkileri Tartışıldı

Marmara Üniversitesi (MÜ) İslam Ekonomisi ve Finans Enstitüsünce (MUİSEF) düzenlenen panelde, “İnsanlığa karşı suçların önlenmesinde bir tutum olarak boykot” konusu ele alındı.

MUİSEF’ten Prof. Dr. Ertuğrul Boynukalın’ın moderatörlüğündeki panelde; MÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Usame Onuş, MÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner, MÜ İslam Ekonomisi ve Finans Enstitüsünden Prof. Dr. Şakir Görmüş, MÜ Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırma Enstitüsünden Dr. Öğretim Üyesi Muhammet Bedrettin Toprak ve MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hediyetullah Aydeniz konuşmacı olarak yer aldı.

Panelde “Dini ve Ahlaki bir Sorumluluk Olarak Boykot ve Fıkhi Temelleri” başlıklı konuşma yapan Doç. Dr. Onuş, Hz. Peygamber dönemindeki uygulamalardan örnekler verdi.

Onuş, “Sonradan Müslüman olan Sumame bin Üsal, Mekke’ye önemli gıda tedariki yapan Yemame’nin önde gelen isimlerinden. Kendisi Kabe’yi ziyaret etmek istediğinde Mekkeli müşrikler kendisine hoş olmayan davranışlarda bulununca o da bundan böyle Mekke’ye herhangi bir ticari malın gitmeyeceğini söylüyor. Mekke’ye gıda tedariki yapılamadığı için bir tür kıtlık ortaya çıkıyor. Mekkeli müşrikler Hz. Muhammed’den bu “boykot”un sonlandırılması için ricada bulunuyorlar. Hz. Peygamber, Sumame bin Üsal’den artık malların gönderilmesini isteyince bu kilit açılmış oluyor. Bu, boykotun etkinliği ve insani açıdan meselenin ele alınmasını göstermesi açısından önemli.” ifadelerini kullandı.

Fıkhi olarak boykotu temellendiren Onuş, bir hadis-i şeriften örnek vererek, Müslümanların bir kötülük karşısında sırasıyla eliyle, diliyle ve kalbiyle karşı çıkması gerektiğini ve boykotun insanın kendi eliyle yapabileceği en etkili tutum olduğunu kaydetti.

“Bir malı, bir hizmeti satın alıp almamak kişinin hürriyetindendir”

MÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkiner de “Hukuki Boyutlarıyla Boykot” başlığı altında bir konuşma yaptı.

Olağanüstü bir fiilin hukuka uygunluğu ya da aykırılığının tartışılabileceğini belirten Erkiner, boykotu suç olarak tanımlayan bir kanun maddesi bulunmadığını söyledi.

Tüketici boykotunun ahlaki bir tutum gerekçesiyle yapıldığına dikkati çeken Erkiner, şöyle konuştu:

“Hukuka aykırılıkta bulunan karşı tarafı davranışından vazgeçirebilmek için üstünde bir baskı oluşturabilmek adına bir boykot düşünüyor ve uygulamaya çalışıyor. Böyle bir boykota çağrı hem diğer tüketiciler bakımından ifade hürriyetidir hem de tercih özgürlüğüdür. Yani bir malı, bir hizmeti satın alıp almamak kişinin hürriyetindendir. Böylesi boykotların iç hukuk bakımından da karşılaştırmalı hukuk açısından da haksız rekabet teşkil etmeyeceği açıktır.”

Uluslararası hukuk açısından da boykotu değerlendiren Erkiner, soykırım, işgal, sömürü gibi durumlar karşısında yapılan ticari anlaşmaların askıya alınarak boykotta bulunulabileceğini kaydetti.

“Ekonomik olarak güçlü olmamız gerekiyor”

MÜ İslam Ekonomisi ve Finans Enstitüsünden Prof. Dr. Görmüş ise “Ekonomik ve Uluslararası Ticaret Boyutuyla Boykot” başlıklı konuşma yaptı.

Boykotun başarılı olabilmesi için bunu gerçekleştirecek ülkenin güçlü olması gerektiğini vurgulayan Görmüş, “Ekonomik olarak güçlü olmamız gerekiyor. Sloganlarla bu iş olmuyor. Dünyada yaklaşık 2 milyar Müslüman nüfus var ama bu nüfusun gelir seviyesi çok düşük. Boykot ürünlerinin marka değeri düşürülüp, firmalar yalnızlaştırılabilir. Bunlar artı değerler. Ancak etkili olması için üretim kapasitenizin, dış ticaretinizin güçlü olması gerekiyor.” dedi.

Ülkelerin dünya ekonomisindeki paylarıyla ilgili rakamları paylaşan Görmüş, D-8 gibi İslam ülkelerini ekonomik olarak birleştirme projelerinin önemine işaret etti.

Boykot edilen firmaların kaybı

Dr. Öğretim Üyesi Toprak da “Sosyoekonomik Yönleriyle Tüketim ve Boykot” başlıklı sunum yaptı.

İsrail’in Gazze’de başlattığı saldırıların şiddetlendiği dönemlerde boykot edilen firmaların isimlerini veren Toprak, öncelikle boykota konu olan firmaların piyasa değeri, ciroları, karlılıkları, satış rakamları ve firma imajına bakılması gerektiğini anlattı.

Öne çıkan bir içecek firmasının yüzde 22’lik bir hacim kaybına uğradığını söyleyen Toprak, firmaların kayıplarını sonraki zamanlarda toparladığını, sürdürülebilir olmasının boykotun etkisini artıracağını vurguladı.

MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydeniz ise konuşmasını “Medya ve İletişim Boyutuyla Boykot” başlığı altında gerçekleştirdi.

Haberlerde kullanılan dil ve bazı ifadeler üzerinden örnekler veren Aydeniz, doğru terminolojinin oluşturulmasının önemine işaret etti.

Akademi, medya ve sivil toplum kuruluşlarının atması gereken adımları anlatan Aydeniz, şunları aktardı:

“Yeni teknolojik alanların ve yapay zekanın ilk defa kitlesel düzeyde soykırım işlemenin aracına dönüştüğü bir deneyim yaşıyoruz. Öncelikle bunu fark edip öyküsünü anlatabiliyor olmamız lazım. Akademi düzeyinde ve en son sektör bazlı sorumluluk almaya ihtiyacımız var. Sonra hak ve sorumluluklar çerçevesinde buna dair bir dil üretmeye ihtiyaç var. Hafızaya sürekli ihtiyacımız var çünkü soykırım 7 Ekim’de başlamadı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu